Öyleyse kimim ben?
Ben benim. Kendimi hakkında şu an bildiğim tek şey, kim olduğumu öğrenmem gerektiğidir. Yirmi yıllık, yirmi asırlık ve bin asırlık. Arkaş, şu an tek bir Arkaş sanki! Şu andaki Arkaş, bana yabancı değil. Ben kimim diye soran ses de öyle... O, New York’ta bir Arap kahvesinde çalışan sessiz ve düşünerek Arkaş değil. Başka bir Arkaş. Kendine ’Ben kimim?’ diye soruyor. Öyleyse, ben iki Arkaş’ım. Biri, insanların arasından çekilmiş ilahi alemle irtibat kurup onunla birlik olmak için ısrarla sessizliği isteyen; diğeri, insanlık sırlarının arkasına gizlenmiş ve insan kalabalığına dönmek için perdeyi yırtmaya çalışan. Yine bu alçak dünyaya özlem duyuyor. Sanki, kendisi ve bu dünya arasında mutlaka temizlenmesi gereken eski hesaplar var. Bu yüzden içinde daha önce benzerine rastlamadığım bir kavga doğdu. Bazı faktörler nerede ise dilimin bağını çözmüş ve düşüncelerimi dünyaya ve dünyanın pisliklerine döndürmeye çalışıyor. Bazı faktörler de beni hür düşünceye sevkediyor.
İşte ben, bütün bunlar arasında kendini tanıyan Arkaş ve kendini tanımayıp, ’ben kimim?’ diye soran Arkaş’ım.
Mehcer (göç) edebiyatının en önemli birkaç şahsiyetinden biri olan Mihail Nuayme bu eseri 1917’de ABD’de üniversiteden mezun olduktan hemen sonra yazmaya başlamış, ancak 1918’de I. Dünya Savaşı’na katılmak üzere Fransa’ya gidince kitabın yazımı yarım kalmış ve ancak otuz sene sonra Nuayme Lübnan’dayken tamamlanabilmiştir
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Çeviren | Hüseyin Yazıcı |
Sayfa Sayısı | 144 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Ağustos 2015 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,50 / 21,00 cm. |
Düzelti-Redaksiyon | Arzu Sarı |