Bu insanların başında kubbe yok. Allah ile aralarına birileri girmiş. Bir duvar çekmiş, onları labirentlere almışlar. Tabiatın ırzına geçilirken, nükleer bombalar dünyamıza tehdit oluştururken, nerede bilim adamları, aydınlar?
Eskiden belediyelerde kadrolu fareler vardı. Rögarlar sıkıştığında bu kemirici fareleri kanalların içini kemire kemire açsınlar diye atarlardı oraya. Rögar fareleriydi bunlar. Şimdi aydınlarımız, AKP hükümetinin başına bir sıkıntı geldiği zaman köşelerden rögarlara atılan fareler gibiler... AKP’nin, inşaat şirketlerinin, altın şirketlerinin, nükleercilerin önünü açmak üzere görev üstlenip Amerika’nın, iktidarın rögar fareleri oluyorlar... Bu rögar farelerinin şöyle dönüp de göğe, şu sonsuz semaya bir baktıkları yok.
Bu topraklarda istediğimiz, altına gireceğimiz küçük bir kubbedir... Biz, bu ülkenin altınlarını değil, ağaçlarının gölgesini sevdik. Hafız’ın lafıdır; ’Rüzgâr geçtiği yerlerin kokusunu taşır...’ Herkes bulunduğu yerin kokusunu taşır... Gökkubbenin veya rögarların...
(Arka Kapak)
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 256 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Temmuz 2010 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 17,00 / 24,00 cm. |