Hıçkırıklar birden arttı. Bu hıçkırık normal bir ağlama değildi. Başını gökyüzüne kaldırdı. Gözlerinden dökülen bir damla, sessizlikte toprağa kavuştu.
Bu hıçkırığa, kulübenin bekçisi karabaş eşlik etti. Efendisinin canı yanmıştı. Acaba birileri mi efendisini üzmüştü. Hafif bir hırlama ile ağaçların arasında hareketler oluştu. Kuşlar uçtu. Kurbağalar sustu. Ağaçların arasından başka canlılar kaçtı.
Karabaş, kimsenin efendisini rahatsız etmediğini anlayınca o da efendisi gibi ağlar vaziyette sesler çıkarmaya baflladı. Kümesten horoz ve tavuklar ses armonisine hafiften katıldılar.
Eller Ulu Yaratıcı ve Terbiyeciye açılmış. Gönül kendini naz makamına ulaştırmış.
Boyun bükülmüştü. Hafiften gökyüzüne bakan bükük boyun;
Allah’ım! Yer, gök ve arasındaki her şey senindir. Sen yaratır sen diriltir ve sen öldürürsün. Rızkı veren sensin. Can veren, sağlık veren sensin.
Dilersen ol der yaratırsın, dilersen yok ol der öldürürsün. En güzel isimler senindir. Bu isimlerinle sana yalvarıyor ve senin önünde secdelere kapanıyorum. Allah’ım Ulu Peygamberler sana nasıl yalvardılar, Senden ne istediler, senden nasıl korktularsa ben de sana onların yaptığı dualarla dua
ediyorum. Dualarımı kabul buyur.
Göl, dere, orman ve bahçenin etrafında her ne varsa hepsi birden,
Âmin, dediler. Bu güzel insan yeniden başladı dua etmeye.
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 192 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Mayıs 2013 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 16,00 / 24,00 cm. |