Bugün ülkemizin içinde bulunduğu kaos, karmaşa, çatışma ve karanlık döneme nasıl gelindi? Kendi kendine yeterli kaynaklara sahip az sayıdaki ülkelerden birisi olan Türkiye, tüm imkânlarına rağmen az gelişmişlikten kurtularak bir türlü gelişmiş ülkeler seviyesine neden ulaşamadı? Belki de; Fransa’nın İzmir Başkonsolosu C.D. Peyssonep’in 1800’li yılların sonlarında dediği gibi, Osmanlı Sultanının kendi isteği ile Hıristiyanlara sağladığı olağanüstü ayrıcalık ve tavizlere ışık tutarak, “Bunlar başka hiçbir devletin vermediği kapitülasyonlardır. Türkiye büyük devletler arasında yer almanın tüm koşullarına sahiptir. Tek eksiği imkânlarını değerlendirecek büyük devlet adamından yoksun olmasıdır. ” Sözünün altında mı yatıyordu?
Hâlbuki Türk Devlet Adamlarının asılşansı, Mustafa Kemal’in dediği gibi onurlu ve karakteri yüksek ancak kaderci, biat kültürüne sahip, kulluktan kurtulamayan, okuma ve yazma oranı düşüklüğü kaynaklı ve demokrasi kültürü henüz gelişmemiş bir halka sahip olmalarımıydı? Anadolu henüz işlenmemiş bereketli toprak gibiydi. Ne ekilirse o ürün alınıyordu.
Yine,1914 yılında Fransız Profesör Louis Renault tarafından; "parçalanması yüzyıllardır planlanan, çeşitli iç ve dış güçlüklere rağmen son zamanlara kadar direnebilen dünyada başka bir devlete rastlamanın mümkün olmadığı” şeklinde ifade edilmesi, Anadolu halkının tüm yoksulluğuna ve çaresizliğine rağmen emperyalizme direnmesi bu görüşü teyit etmektedir. Tüm bunlara karşılık Anadolu halkının öngörüsü siyasetçilerin önündeydi.
Ayrıca, Anadolu bulunduğumuz coğrafya itibariyle emperyalist oyunların tam ortasında yer alıyor ve emperyal politikaların anahtarı konumundaydı.
2000 yılından 2015 yılına kadar yaşananlar; ülkemiz üzerinde oynanan oyunların ne kadar derin ve daha da cüretkâr bir şekilde devam ettiğini gösteriyordu. Anadolu halkının sesini kimse duymuyor, her gün gelen şehit haberleri ve halkın ortasına vahşice atılan bombalarla parçalanan canlar yürekleri dağlıyordu. Diğer taraftan ülkeler arsında dostluk yoktur. Karşılıklı menfaat ve çıkarlara dayalı işbirliği vardır. Devlet adamları, şahsi dostluklarını devlet çıkarlarının önünde tutarak uluslar arası politikaları yürütmeleri halinde sonuçta mutlaka kaybeden taraf oluyordu.
Bugün, halkın devlete, devletin halka, halkın birbirine ve kurumlara, kurumların birbirine güveni kaybolmuştur. Bu güvensizlik ve kutuplaşma yönetimlerce adeta körükleniyordu. Siyasetin meslek olarak seçilmesi, ülkeye hizmet için değil, rant sağlamada araç olarak görülmesi ve ona göre politika yapılması, toplumsal sorunların çözümü yerine bireysel sorunların çözümüne yönelmeleri, denizin ortasında batmamak için sağa sola sallanan gemiyi kurtarma yerine, batan gemide lüks kamara kapma yarışına girilmesine ve kısır döngüden çıkılmasına engel oluyordu. Zira Siyasi bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıkla desteklenmedikçe tam bağımsızlık mümkün değildir. İşte bu kitap bunları aydınlatan tarihi belgelere dayanan yol gösterici ve halkın uyanık kalmasını sağlayacak bilgileri kapsayan ve mutlaka okunması gereken bir eserdir.
Kudret ULUSOY kimdir?
1978 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi (Gazi Üniversitesi) Yönetim Bilimleri Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun olan Kudret Ulusoy, PTT Genel Müdürlüğünde Müfettiş olarak meslek hayatına başladı. Devlet Denetim Elemanları Demeği Genel Sekreterliği, Ülke Kaynaklarını İzleme ve Koruma Derneği Başkanlığı görevinde bulundu. Yer altı ve yerüstü kaynaklarımız, su kaynaklar, demografi, özelleştirme, bankacılık, enerji, yenilenebilir enerji kaynakları, yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik ve insan hakları gibi konularla, AB ve IMF gibi muhtelif uluslararası kurum ve kuruluşlarla ilgili olarak yaptığı araştırmalara ilişkin çok sayıda yazı ve makaleleri; çeşitli ulusal ve yerel gazete, dergi ve internet sitelerinde yer alır. Ayrıca “1800'lerden 2000'lere Emperyalizmin Kıskacındaki Türkiye”, “Küresel Ticaretin Son Hedefi Su Pazarı’' adlı iki kitabı bulunmaktadır.
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 352 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 1. Hamur |
Basım Tarihi | Aralık 2015 |
En / Boy | 13,50 / 21,00 cm. |
Ağırlık | 421 gr. |
Kapak Tasarım | Necdet Pamir |
Editör | Kudret Ulusoy |