Günümüzde devletler için en önemli konuların başında kamu harcamalarının finansmanında devlet gelirlerinin sürekliliği ve yeterliliği gelmektedir. Kamu gelirleri arasında en önemli finansman kaynaklarından biri olan vergiler, çoğu zaman harcamaların finansmanında yeterli olamamaktadır.

Bu sebeple devletler vergilemeye alternatif bir finansman kaynağı olarak genellikle borçlanmaya başvurmaktadır. Borçlanma günümüz uygulamalarına bakıldığında olağanüstü bir finansman kaynağı olmaktan çıkmış ve normal bir finansman kaynağına dönüşmüştür. Özellikle finansman sıkıntısı çeken gelişmekte olan ülkeler finansal krizlerle karşı karşıya geldiklerinde yoğun ölçüde iç ve dış borçlanmaya gitmektedirler. Borçlanma ekonomik, sosyal ve siyasi yönden de son derece önem taşıyan bir araç durumundadır.

Burada önemli olan borçlanmada kullanılacak araçların neler olduğu, kimlerden tedarik edildiği ve nasıl kullanıldığı sorunudur. Bu açıdan bakıldığında iç finansman kaynaklarının genellikle yetersiz olduğu göz önünde bulundurulduğunda, çoğunlukla gelişmekte olan ülkeler dış finansman kaynaklarına başvurmakta ve uluslararası piyasalardan ve uluslararası mali kuruluşlardan borçlanmaktadırlar. Borçlanmanın niteliğine bağlı olarak borç yükü ve bunun kamu finansman dengeleri ile bütçe üzerindeki etkisi değişebilmektedir.

Bu sorunu çözebilmek açısından hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler mali disiplin çerçevesinde hareket ederek bütçe dengelerini fazla bozmayacak şekilde hareket etmek durumundadır. Bu da etkin bir borç yönetimine ihtiyaç göstermektedir.