KÜÇÜK SEVDALAR KOLEKSİYONU
SENAİ DEMİRCİ
Usta kalem Senai Demirci, olgunluk dönemi eserleriyle Muhit Kitap’taki yerini aldı. Demirci’nin yayınlanan ilk kitabı Küçük Sevdalar Koleksiyonu ismini taşıyor.
Kitap, insanın parçadan bütüne olan yolculuğunu anlatıyor.
Eski resimlerin yüzünde derin bir yara izi görüyorum. Orada gördüklerimin çoktan geçip gittiğini biliyorum çünkü. O çocuk çoktan ihtiyarladı. Oradaki anne göçeli çok oldu.
Ben bir arka kapak yazısıyım. Arkasında durduğum kitaba dair bir şeyler fısıldamak için buradayım. “Dur, bi’ dakika, beni rafa geri gönderme! Avucunda kalayım, gözüne gireyim, sesin olayım, harflerim çarpsın kulağına, düşüncelerinde okunayım, sayfalarım hışırdasın artık, adım heyecanla söylensin odalarda…” demek üzereyim sana.
Arka kapak yazısı olmak ayrıcalıktır. Çünkü yazarımız biz arka kapak yazılarını daha bir keyifle yazar. Çünkü bitmiştir kitabı. Romanındaki karakterleri yerli yerine oturtmuş, her birine kendi dertlerinden birini yüklemiş, biraz hafiflemiştir. Şiirinin sancısını yeterince çekmiş, heyecanlarını sözcüklerin avuçlarına beyaz kelebekler gibi bırakmıştır.
Evet, hâlâ benimleysen, ben bir arka kapak yazısıyım. Yazarımın en keyifli yazısı. “Kelimelerin ardı sıra kelebeklerin ardınca koştuğum gibi koştum” diyen bir yazar benimkisi. Şimdi beni yazarken fark etti ki, bu kitabın içinde bir “arka kapak yazısı” başlığı yok. Arka kapak yazıları da yazarımızın “küçük sevdalar”ından biridir. “Koleksiyon”da yerimi alamadım ama burada, arka kapakta yer bulabildim kendime. Yazarımı yormak istemedim. “Zahmet etme!” dedim, “yerimden memnunum.”
Peki sen memnun musun arka kapak yazısı olduğunu itiraf eden bir arka kapak yazısının karşısında olmaktan?
BİYOGRAFİ
Senai Demirci 11 Kasım 1963’te Samsun’da doğdu. Gençliği zor sorulara cevap aramakla geçti. Sonra zor cevapların sorularını sormayı öğrendi. Kolay cevapları sevmedi. Ayakkabıcı çırağı olarak çalıştı. Çokça ayakkabı parlattı. Dağlarda inek çobanlığı yaptı. Karıncalarla söyleşti, ağustos böceklerini dinledi, derelerin çağıltısına refakat etti, kiraz ağaçlarına tırmandı, zehirsiz mantar aradı ve buldu. Annesiz büyüdü. Canı yanmışları çok sevdi. Mürekkebini kalbinden akıtan yazarları okudu. Kemalettin Tuğcu okurken uyuyakaldığı olurdu. “Doktor olacaksın!” diyen büyükannelerine verdiği sözü tuttu. Tıp Fakültesi’nde öğrencilik yaptığı sıralar, dayanılması en kolay ağrının başkasının ağrısı olduğunu fark etti. Başkalarının ağrısını da dayanılmaz bulduğunda insan olacağını öğrendi. Bir yandan kemikleri ve kasları ezberleyip kalp ve damar yollarında yürürken, insan ruhunun loş labirentlerine kulak vermeyi denedi. Yazmaya başladı. İdeali yazar olmaktı. Kelimelerin gönlünü almak için, görünenlerin sıradanlığını kırmak için heceler biriktirdi. İnsanın derinliklerinin korkulu da olsa güzel olduğunu gördü. Hâlen psikoterapist olarak çalışıyor. İnsanın iç acılarının toplamını öğrenmeye çalışıyor. Hayat ve insan karşısında acemi ve amatör olmayı tercih ediyor. Her bir şiirin dizi dibinde durup hatırını sormayı seviyor.
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 196 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Aralık 2020 |
En / Boy | 13,50 / 21,00 cm. |