“Ben sığ denizleri bilmem, boğulmayacağım sulara dalmam.
Göğsünü yakmıyorsa sevgiyi aşktan saymam.”
“Onunla aynı masaya otururduk. Aynı sofrada yemek yerdik. Aynı evde dolaşırdık. Aynı şehirde, aynı semtte yaşardık. Fakat hiçbir zaman aynı dünyaya ait olamamıştık.
Karşısına oturup bakışlarımı üzerinde arsızca gezdirdiğimde bile gözleri gözlerime değmezdi. Sanki içinde boğulacağım o mavi gözlerine bir kere daha bakarsam kaybolurmuşum gibi kaçırırdı benden.
Yine de onu severdim.
Her şeye rağmen.
Çünkü kalbimdeki karadeliğin içinde yok olduğunu hissetmediğim tek duygu buydu. Atlas Katrivas’a duyduğum çekim bana yaşadığımı ve hâlâ var olduğumu hissettirirdi.
Ben onun açtığı yaraya bile sadıktım. Göğsümde hissettiğim öfkeye, onun için aldığım nefese, kalbime sığmayan nefrete bile sıkı sıkı bağlıydım.
O ise...
Atlas’tı işte.”
“Şimdi sen arkandaki kalabalığa aldanıyorsun.
Biz ikimiz, o kalabalığın içinde yapayalnız kaldık, kabullenmiyorsun.
Gün geçtikçe eksiliyor yüreğin, fark etmiyorsun.
İnsana yalnızlık da öğretilir sevgilim, sen acıyı hiç tanımıyorsun.”
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 352 |
Kapak Türü | Ciltli |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Mart 2024 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,50 / 21,00 cm. |