"Korku nedir bilmezdi. İşin sırrı da buydu zaten: Bilmemek. Gülmesi gerektiği zaman güler, çünkü gülmeyi bilirdi, ağlaması gerektiği zaman ağlar, çünkü ağlamayı bilirdi, coşması gerektiği zaman coşar, çünkü coşmayı bilirdi, ama korkması gerektiği zaman korkmazdı. Bilmezdi çünkü. Korkamazdı. Elinde değildi. Öyle bir duyuya sahip değildi. Bir körün göremediği, bir sağırın işitemediği, bir yatalağın yürüyemediği gibi bir şeydi bu onun için. Azası noksan sayılırdı bir bakıma. Bilmezdi korkmasını. Öyle ya, korkmasını bilen korkar. Bilmeyen ne yapsın?"
Sezgin Kaymaz'ın romanlarında karakterlerin, uzun sohbetlerin, sürprizli kurgunun, neşe ve hüznün oluşturduğu çalgı çengi havası, hikâyelerinde de oda müziği makamında tadılabiliyor. Onun has motifleri: fizikötesinin ürpertisi... zalim kaderlerle, ince kederlerle sınanan ruhlar... iyi insan cevherini ve yaşam muhabbetini illa bulup çıkartan romantizm... ve tabii kara olmaya meylettiğinde bile şen bir mizah... Bu motifleri, zaman zaman iç içe geçirerek, zaman zaman ayrı ayrı bezeyerek işleyen hikâyeler var Sandık Odası'nda. Türkçenin, gündelik dili edebiyata taşımaktaki en usta yazarı, tutkulu anlatışını, kısa mesafelerde de sürdürüyor!
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 356 |
Basım Tarihi | Temmuz 2024 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,00 / 22,00 cm. |